15 EYLÜL 2015…Hayatımın gerçekten değiştiği gün bugün.
Abimin söylediği bir söz
var, hiç unutmam; “Evlenince yani iki kişi olunca filan değil de, çocuk olunca insanın
hayatı değişiyor. Allah göstermesin anlaşamazsan boşanırsın ve hayatına devam
edersin, ama çocuk olunca hayatında ömrün boyunca kendinden başka sorumlu
olacağın bir daha kişi oluyor.” Çok doğru…
Eşimin mesleği gereği, doğum
için risk almadım ve günü saati belli olan epidural sezaryenle doğum yapmayı
tercih ettim. Doğumun olacağı gün evden iki kişi olarak çıkarken, dönüşte üç
kişi olarak gelecek olmak bize hayal gibi geliyordu.
Hastaneye gittiğimizde Burcu
ve Pınar bizi bekliyorlardı. Giriş işlemlerini tamamlayarak 6.katta bulunan
odamıza çıktık ve başladık hazırlıklara(bununla ilgili detayları “Doğum odası
hazırlıkları…” başlıklı yazımda bulabilirsiniz).
Sevenlerimiz geliyor,
sohbetler ediliyor, süslemeler yapılıyor filan derken ben durumun çok farkında
değildim ve hala şaka gibi geliyordu. Taa kii; saat 13:00 gibi hemşire gelip de
doğum için giymem gereken önlüğü getirdiğinde durumun gayet ciddi olduğunu
anladım ve biraz korkmaya başladım.
Beni doğumhaneye götürmek
üzere getirdikleri yatak üzerinde önlüklü ve boneli odadan çıkarken de artık
gözyaşlarım sel olmuştu. Benimle birlikte beni doğuma uğurlayan, her şeyin çok
güzel olacağını, bol bol dua etmemi ve sakin olmamı söyleyen sevdiklerim de
benimle birlikte sevinç gözyaşlarını tutamadılar, bizi asansöre kadar
uğurladılar. Asansörün kapısı kapandığında elimi sımsıkı tutmaya devam eden
sevgili eşim, doğum esnasında da bana güç ve destek vermek için yanı başımdaydı.
Saat 13:53…Doktorum Ramazan
Bey’in elinde Uraz’ın yüzünü gördüğüm ilk anı hala çok net hatırlıyorum. Dokuz
ay boyunca yaptığın her harekette, yediğin her yemekte kendinden önce onu
düşündüğün, içinde giderek büyüyen ve inanılmaz bir bağ ile bağlandığın minik
kıpırtın artık senden bağımsız bir bireydi. Dokuz ay boyunca içinde ama bir
bilinmezdi. “Eli ayağı nasıldı, gözü ne renkti, saçı var mıydı?”… gibi her
annenin kendine defalarca sorduğu ve asla cevabını bilemediği yüzlerce soru
işte o anda cevaplarını tek tek buluyordu.
Temizlendikten sonra, sevinç
gözyaşları ve heyecan içerisinde Uraz’ımı kucağıma aldım, mis kokusunu içime
çektim ve bu güzel duyguyu bana yaşattığı için binlerce kez Allah’ıma şükür
ettim.
Benim dikim işlemlerim
tamamlanırken, Uraz’ı ilk muayenesi için bebek odasına(2.770 gr,48 cm) götürdüler.
Odama geldiğimde kalabalık daha da çok artmış ve tüm hazırlıklar tamamlanmıştı.
Başta yine gelincik Burcum olmak üzere, emeği geçen herkese tekrar çok teşekkür
ederim.Sütüm ilk gün geldi ve Uraz da emmeyi başarabildiği için ilk aşamayı sıkıntısız atlattık. Genel anestezi olmadığı için son derece kendimdeydim ve gelen tüm ziyaretçilerle elimden geldiğince ilgilenmeye çalıştım.
İlk gece Uraz bebek odasında
uyudu, 3 saatte bir emmek için odaya getirdiler. Uyandırıp emzirmeye çalıştım
ama sürekli uyuduğu ve çabuk yorulduğu için emme seanslarımız bayağı bir uzun
ama başarılı geçti.
Hem biraz toparlanmış olmak,
hem de ilk güne sıkıştırmamak için bebekle ve ailelerle yapılacak fotoğraf
çekimini 2.güne bırakmıştık.(Doğum hazırlıkları ve doğum fotoğrafları 1.gün
çekildi) Şimdi anlıyorum ki; çok da isabetli bir karar olmuş, eğer
fotoğrafçınız kabul ederse kesinlikle siz de bu şekilde tercih edin.
Sağ olsunlar tüm
sevdiklerimiz bizi bu özel günlerimizde hiç yalnız bırakmadılar, üç gün boyunca
odamız doldu taştı, bebeğimiz ve bizler için güzel dilekler dilendi. Ne mutlu
bize ki; çok güzel dostlar biriktirmişiz, bu açıdan çok zenginiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder